genel | Aşka ve Sevgiye Dair...
Kategori

GENEL

post image

Kadına Şiddete Hayır!

Yaşantının temel yapı taşlarını oluşturan kadınlar, hayatın birçok alanında farklı farklı mesleklerin erbabı olabilmektedirler. Bazen iş hayatında erkeklerin bir numaralı rakibi, bazen evin en özel ahçısı, bazen en şefkatli bebek bakıcısı, en ufak sağlık sorunlarında en bilgili bir hekim, kusursuz bir terzi ya da sizi muhteşem bir görüntüye kavuşturan bir modacı Birçok anlamda emeği fazlasıyla geçmekte olan kadının hayattaki bir tek amacı bulunmaktadır. huzurlu bir ev, yaptıklarına karşın küçük bir takdir ve eşinden beklediği duygusal bir sevgidir. Bunca fedakârlığı karşılıksız olarak yapmakta olan bir kadın, hiçbir zaman şiddet gibi kötü bir durumu hak etmemektedir. İnsanca yaşamayı sonuna kadar hak ederken işten gelip, yemeği masaya koyduktan sonra minik yuvasında huzurlu bir gece geçirmeyi düşlemektedir Fakat çoğu kez birçok evin çatısı altında maalesef sabaha kadar süren işkenceler, tacizler ve en ağır şiddet olayları yaşanabilmektedir. Bu durumlar karşısında boşanma hakkını talep ettiğinde ise ölüm gibi ağır bir durum ile karşı karşıya gelmektedir. Tüm kadınlara insanca bir yaşam için ” Kadına şiddete hayır.”

Çölyak Hastalığı ve Gluten Duyarlılığı Arasındaki Fark Nedir?

Glüten duyarlılığı ve çölyak hastalığının semptomları birbirine benzer tetikler gösterir.öncelikle her iki hastalığın teşhisi içinde kan testi gereklidir.kan testine ait değerler pozitif çıkarsa bir sonraki aşama olan endoskobi yapılır. Hastaya endoskobi yapılarak bağırsak hücrelerindeki doku tahribi kontrol edilir.çölyak hastalığına özgü bulgular gözleniyorsa bu hastanın “çökyak hastalığı”na sahip olduğunu gösterir.bağırsak sisteminde herhangi bir tahribat bulunmadığı halde kişinin yapılan kan testiyle alerjisi olduğu görülüyorsa literatürde “glüten enteropatisi”olarak geçen glüten hassasiyeti bulunmaktadır.gluten hassasiyetiyle doktor gözetiminde kişinin bazı ürünleri “eleme” yöntemiyle bırakması istenir.bu ürünlerin bırakılmasıyla hasta, glütensiz beslenmeye olumlu yanıt veriyorsa çölyak dışı glüten duyarlılığı teşhisi konulabilir.

Vazgeçtim.

Herkese tekrardan merhaba! Yine yazıma güzel bir şarkı ile başlamak istiyorum.  Yıldız Tilbe'nin seslendirdiği "Vazgeçtim" şarkısını bir de Haktan'dan dinlemelisiniz. Bu arada öğrendiğim kadarıyla Haktan, Niran Ünsal'ın kardeşiymiş! Haktan'ı benimle tanıştıran sevgili kuzenim Bahar'a buradan tekrar teşekkürlerimi sunuyorum :) Slow şarkılardan gidiyoruz, aşk acılarından bahsediyoruz ama ne yapacağımızı bilmiyoruz. İçimize yapışan o duygudan kurtulamıyoruz. O'nsuz nefes dahi alamaz hale geliyor ve özlüyoruz. Özlemek ne kadar berbat bir duygu öyle değil mi? Şarkıda da denildiği gibi "kaçtıkça sana geri dönüyorum...." Kaçamıyor, gidemiyorsunuz. Sadece oturup bir umutla onu görmeyi hayal ediyorsunuz. En kötüsü de geceleri oluyor. Aklımda güzel bir şiirin birkaç mısrası var. "Gece olunca başlar benim cehennemim, gün gider ve sensizliğim gelir..." Gerçekten de öyle değil mi? Gece olunca daha çok özlemez misiniz?  Ayna'nın bir şarkısı da var. "Geceler bana seni anlatıyor" şeklinde. Her nedendir bilinmez ama gece olunca insan gerçekten de daha fazla özlüyor... Gelelim bu şarkımıza.  Vazgeçtim yana yana, seni sevmeyi ağır ödüyorum diyor. Her güzelin bir kusuru vardır demişler ya, bu aslında her konu için geçerli. Aşık olur akabinde deli gibi sever ve hayatını ona endekslersin. Bir de bakmışsın ki çekmiş gitmiş... Ne olacak şimdi? O'nu sevmeyi ağır ödüyorsun işte.  Bu şekilde çektiğim birden fazla video var, bittiği zaman vlog tarzı düşünüyorum. Konuşmak yazmaktan gerçekten daha kolay :) Şimdilik benden bu kadar. Diğer yazılarda görüşmek dileği ile, Sevgiyle kalın.

Sende Unutma Beni...

Merhaba arkadaşlar. Candan ablamızın söylediği "Unutma Beni" şarkısı hakkında sizlere bir yazı yazmak istiyorum. İlk olarak Esmeray'ın seslendirdiği, daha sonra ise Barış abimizin ve de Candan ablamızın seslendirdiği "Unutma Beni" şarkısını dinlediğiniz zaman aklınıza ne geliyor? İlk aşk mı? Platonik olarak bağlandığınız, unutamadığınız kalbim, ciğerim dediğiniz mi?  Hepimizin hayatında olmuştur unutamadığımız... Yeri gelmiş ilkokulda olmuş, yeri gelmiş lisede yeri de gelmiş üniversite yıllarında... Ama mutlaka olmuştur unutamadığımız. Çalan şarkıda aklımıza gelen, yıllar sonra bile içimizi acıtan, her telefon çaldığında bir umut "O mu?" diye kendi kendimize hayalini kurduğumuz unutamadığımız... Oluyor işte, olduğu zamanki hali hepimiz biliyoruz. Erkekler içine atar, uzaklara dalar; bayanlar ise hıçkıra hıçkıra ağlar. Peki ne yapmalı bu durumda? İşin kötüsü yaşanılanlar hiçbir zaman unutulmaz. Mutlaka acı/tatlı hatırası kalır. Ama giden gitmiştir, artık gelmeyecektir. O yüzden en güzeli yeni bir sayfa açmak ve hayata o şekilde devam etmek. Saplantı haline getirmek çok kötü olur, insan normal davranışlarını kontrol edemez, etrafına karşı güveni kalmaz, sürekli çekinerek, korkarak hayatını sürdürür. Tekrar bu şarkıya dönecek olursak eğer, Yıllar önce yaptığım rutinim vardı. Her Cumatesi günü akşamı saat 19:00 civarında Kızkalesi tarafına giderdim. Akabinde arabayı park eder, sahile iner ve kumsalda yalınayak yürümek, denizin sesini dinlemek bana terapi gibi gelirdi. Sahilde yol boyu yapar başladığım yere dönerdim. Daha sonra ise büfeden meyve suyumu alır, kumsala oturur, dertlerimi tek başıma denize anlatır ve paylaşmış olurdum... Günümüzde bildiğiniz gibi güvenebileceğiniz birini bulmak çok ama çok zor. Bizler insanız ve paylaşmakta zorundayız. Bu yüzden bende kendimce böyle bir yol bulmuştum. Derdimi denize anlatır, rahatlardım. Bu benim kişisel terapim olmuştu. Saat 22:00 civarında ise tekrar geri yola koyulur ve evime doğru yola çıkardım. İşte tam bu sırada Candan ablamın "Unutma Beni" şarkısını açar, eve gelene kadar 60 km boyunca bu şarkıyı dinlerdim. Bende bu şarkının hikayesi böyle... Sizin de böyle hikayeleriniz var ise, iletişim sayfasından hikayenizi yazabilir, sitemde yayınlanmasını sağlayabilirsiniz. Sevgiyle kalın.