Hoşlanmak ile Sevmek Farkı
Bir çiçek görürsünüz; zarif, narin ve kırılgan. İlk bakışta rengi, kokusu ve duruşuyla sizi etkileyen... Onu koklamak, ona dokunmak istersiniz zarar vermekten korkarak. Hakkındaki tüm bilgileri sorup öğrenirsiniz onu en iyi tanıyandan.
Onu çok sevip hep yanınızda olmasını isterseniz. Önce en sağlıklı ve en kaliteli tohumu bulup, en verimli toprağı alırsınız. En iyi “hangi ortamda yetişir, ne kadar ışık ve su ister, vitamin desteği olmalı mı?” araştırırsınız. Hazırladığınız saksıya özenle ekip, olması gereken en iyi ortamı hazırladıktan sonra düzenli aralıklarla sulayıp bakımını yaparsınız. Kurumasın, hastalanmasın, çürümesin diye gözünüzden bile sakınırsınız. Çünkü bundan böyle hep sizinle olmasını istersiniz.
Büyük bir mutlulukla ve sabırla filizlenmesini, yeşerip büyümesini izlersiniz. Zamanı gelince tomurcuk verip çiçek açmaya başlamasını sevinçle karşılarsınız. Yapraklarını özenle siler, çiçeklerini solmasın bozulmasın diye koklamaya dahi kıyamazsınız.
Onu o kadar sevmiş ve ona o kadar bağlanmışsınızdır ki sizin mutluluğunuzu, derdinizi dinleyen en kıymetliniz, sırdaşınız olmuştur. Sizi her gün aynı yerde bekleyen; anlatacaklarınızı sabırla, yargılamadan sessizce dinleyen en iyi arkadaşınızdır. Sizi ne değiştirmeye çalışır ne de sizden bir menfaat gözetir. Arada su vermeyi unutsanız da, yoğun günlerinizde ihmal etseniz de sizi olduğunuz gibi hatalarınızla kabul eder.
Yine bir gün anlatacaklarınızın sabırsızlığıyla koşarak yanına gittiğinizde gördüklerinize inanamazsınız. Kıymetliniz çiçekleri koparılmış dalları kırılmış bir halde can çekişiyor. Şaşkınlık, acı ve öfke birbirine karışırken, boğazınızın düğümlendiğini hissedersiniz. Girdiğiniz şoktan çıkmaya çalışırken; “Böyle bir şey nasıl olabilir? Kim ne istemiş? Neden yapmış olabilir?” sorularının cevabını bulmaya çalışırsınız.
Sonra öğrenirsiniz acı gerçeği… Tanıdığınız, değer verdiğiniz biri gelip sırf hoşuna gittiği için kıymetlinizin çiçeklerini koparıp, koklayıp atmıştır.
Bu kadar basit bu kadar kolay olmamalıydı bir cana kıymak. Kendini koruyamayan savunamayan kıymetliniz, bir anlık heves uğruna nasılda değersizleştirilmiş, araya verilmiş. Telafisi mümkün olmayacak şekilde yaşama hakkı elinden alınmış. Yazık, çok yazık edilmiş.
Günlerce uğraşırsınız, bir umutla iyileştirmeye çalışırsınız. Yeniden hayata tutunması, kalan dallarından tekrar yeşermesi için her şeyi denersiniz. Ama nafiledir tüm çırpınışlarınız. Çiçekleri, dalları koparılırken hayattan da koparılmıştır bir kere…
İşte bu sebeptendir ki; bir çiçekten hoşlanırsanız onu koparıp koklar ve atarsınız. Fakat bir çiçeği severseniz onu her gün sularsınız...
Yorumlar
Özledim ...